Arşiv | Ocak, 2011

>Paranormal Activity 2 (2010)

31 Oca

>

İlk filmi izlediğimde tek kelimeyle kanım donmuştu. Hatta öyle ki, filmin jeneriğinde bir yönetmen ismi görmüş olmama karşın, filmin kurgusallığından şüphe etmiş, içimi söz konusu yönetmen Oren Peli’nin varlığıyla rahatlatmaya çalışmıştım. İkinci filmde ise yönetmen koltuğunu Tod Williams’a devretmiş Oren Peli fakat senaryoda yine parmağı var.

Tod Williams yönetimindeki Paranormal Activity 2’de aynen ilki gibi kan dondurucu atmosferinden hiçbir kayıp vermemiş. Filmi epey geç izlediğimden olsa gerek, uzun süre merak içerisinde beklemiştim, ve nasıl bir senaryoyla karşımıza çıkacaklar diye kaygılanıyordum. Büyük ihtimalle hikayeyi saçma sapan bir şekilde devam ettirerek büyüsünü bozacaklar diye düşünmüştüm fakat çok doğru bir karar verilerek, Katie ve Micah’ın hikayesinden sonrasını ele almak yerine öncesini ele aşmışlar. Film aslında söz konusu paranormal varlığın Katie’nin başına nasıl musallat olduğundan bahsediyor.
İlk filmde de gördüğümüz amatör kamera estetiği, benzeri birçok filmdeki gibi, insanın başını döndürüp, midesini bulandıracak bir sarsıntıya sahip olmamasına karşın, amatör bir kamerayla kaydedilmiş görüntü olduğuna inandıracak derecede başarılı bir şekilde uygulanmış. Olayların geçtiği eve hikayenin gereği olarak bazı durumlar ve şüphelerden ötürü güvenlik kamerası yerleştirilmiş olması da son derece yaratıcı bir yöntem olmuş açıkçası.
Yani diyeceğim o ki, eğer ilk filmi sevdiysen ve “O kadar çok korku filmi izliyorum ki artık korkmuyorum” diyorsan, ikinci filmde seni hayal kırıklığına uğratmayacaktır.

>Kampüste Çıplak Ayaklar (2009)

29 Oca

>

Bu film sanki profesyonel süsü verilmiş amatör bir film gibi. Fragmanını ilk izlediğimde bende cidden merak uyandırmasına rağmen, filmi sonuna kadar izlemek için gerçekten büyük çaba sarfettim. Çünkü filme dair iyi ayrıntılar yakalamak gerçekten çok zor ve bu ayrıntılarda zaten çok seyrek.

İlk olarak senaryosu çok bayağı ve tahmin edilebilir olduğu için film ilerledikçe ilginizi yavaş yavaş kaybediyorsunuz. Karakterler kendi içlerinde tutarlı olmadığı gibi, yeterince güçlü ve sağlamda değiller. Filmin Hint mitolojisinden beslenen kısımları belki ilk bakışta merak uyandıran, yaratıcı sekanslar gibi dursa da, bu kısımlardaki prodüksiyonun zayıflığından ve oyunculukların bayağılığından olsa gerek filme faydasından çok zararı dokunmuş. İşin ilginci oyunculuklar filmin genelinde de çok zayıf. Ara ara, birkaç sahnede oyunculuklarda doğallık yakalanmış olsa da, genele bakınca sırıtan, inandırıcılıktan yoksun oyunculuklar söz konusu.
Cansel Elçin’in yönetmen olarak filmdeki tek başarısı yakaladığı birkaç hoş plandan ibaret belki de. Filmdeki karakterlerin yeterince güçlü ve sağlam karakterler olmamasının en büyük sebebi, bulundukları ortam ve onlar için filmde yaratılan kimliğe tamamen tutarsız davranışlar içerisinde olmaları. Bunun sebebi Cansel Elçin’in Fransa’da geçirdiği yıllar olmalı. Karakterlerin Türk kimliğine sahip olduğunu bildiğimiz halde, yine de tavır ve davranışlarından ötürü onları bu kimliğe yerleştiremiyoruz mesela. Çünkü Türk insanının sahip olduğu genel davranışların hiçbirini sergilemezken, son derece Avrupai tavırlar içerisindeler film boyunca.
Filmin en büyük problemlerinden biri de mantıksal hataların son derece bol yapılmış olması. Senaryonun bir takım tutarsız ve dolayısıyla akıldaki soru işaretini cevaplayamayan öğelere yer veriyor olmasından ötürü her geçen dakika daha da sıkılıyorsunuz filmden.

>Yeni Spider-Man Filmi Setinden Fotoğraflar

27 Oca

>

Fazla söze gerek yok, setten sızan birkaç fotoğraf huzurlarınızda:

>2011 Oscar Adayları Belli Oldu

25 Oca

>

İnternet üzerinden canlı olarak yayınlanan törenle Akademi Başkanı Tom Sherak ile geçen senenin En İyi Yardımcı Kadın Oyuncusu Mo’Nique Oscar adaylarını açıkladılar. Tören 27 Şubatta yapılacak. Adaylar aşağıdaki gibidir;

En İyi Film
The King’s Speech (Kralın Konuşması)
The Social Network (Sosyal Ağ)
Inception (Başlangıç)
Toy Story 3 (Oyuncak Hikayesi 3)
The Fighter (Dövüşçü)
Black Swan (Siyah Kuğu)
127 Hours (127 Saat)
True Grit (İz Peşinde)
The Kids Are All Right
Winter’s Bone

En İyi Erkek Oyuncu
Colin Firth (The King’s Speech)
Jeff Bridges (True Grit)
James Franco (127 Hours)
Jesse Eisenberg (The Social Network)
Javier Bardem (Biutiful)
En İyi Kadın Oyuncu
Natalie Portman (Black Swan)
Annette Bening (The Kids Are All Right)
Nicole Kidman (Rabbit Hole)
Michelle Williams (Blue Valentine)
Jennifer Lawrence (Winter’s Bone)
En İyi Yönetmen
David Fincher (The Social Network)
Christopher Nolan (Inception)
Tom Hooper (The King’s Speech)
Darren Aronofsky (Black Swan)
Joel ve Ethan Coen (True Grit)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu
Christian Bale (The Fighter)
Geoffrey Rush (The King’s Speech)
John Hawkes (Winter’s Bone)
Jeremy Renner (The Town)
Mark Ruffalo (The Kids Are All Right)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu
Melissa Leo (The Fighter)
Amy Adams (The Fighter)
Helena Bonham Carter (The King’s Speech)
Jacki Weaver (Animal Kingdom)
Haile Steinfeld (True Grit)
En İyi Yabancı Film
Hors la Loi, Cezayir (Rachid Bouchareb)
Incendies, Kanada (Denis Villeneuve)
In a Better World, Danimarka (Susanne Bier)
Dogtooth, Yunanistan (Giorgos Lanthimos)
Biutiful, Meksika (Alejandro González Iñárritu)

>X-Men: First Class Geliyor

24 Oca

>

Önümüzdeki günlerde yeni Spider-Men filminin dışında perdede göreceğimiz bir diğer çizgi roman uyarlaması da X-Men: First Class olacak. Filmin yönetmen koltuğunda Matthew Vaughn otururken, cast için belli olan isimler ise James McAvoy, January Jones ve Kevin Bacon. Filmle ilgili birkaç fotoğrafa yazının devamında ulaşabilirsin.

>2010’da En Çok Okunan Yazılar

23 Oca

>




Rowling’in fenomen haline gelen roman serisi Harry Potter daha filmleri yapılmadan önce birçok ülkede kendi hayran kitlesini yaratmış, adeta bir çılgınlık haline gelmişti zaten. Öyle ki Rowling’in yarattığı tutarlı dünyanın… (devamı)

Her ne kadar amatör kamera estetiğini kullanan ilk film olmasa da Paranormal Activity çığır açan filmlerden birisi kanımca. Belki de amatör kamera estetiği kullanımının gelişe gelişe geldiği son noktayı… (devamı)


Iron Man 3’ün haklarını Paramount’tan 115 milyon dolara satın alan Walt Disney, filmin vizyon tarihini… (devamı)


David Yates bence serinin başına gelen en iyi ikinci yönetmen. Birincisi 3. Film Prisoner of Azkaban’ı yöneten Alfonso Cuaron’dur kanımca. Ama bu yine de Harry Potter and the Deathly Hallows Part 1’i iyi bir film yapmıyor… (devamı)


Türk Sineması’nın devleri…

>Yeni Spider-Man Yolda

23 Oca

>

Uzun zamandır beklenen 4. Spider-Man filminin çekimlerine başlandı. Filmin yönetmen koltuğunda Marc Webb var. Yeni filmde Peter Parker’ı canlandıran Tobey Maguire‘ı göremeyeceğiz, onun yerine Peter Parker artık, The Social Network ile çıkışını yapan Andrew Garfield‘ın vücudunda hayat bulacak. Filmin kesinleşen diğer oyuncuları ise Emma Stone, Martin Sheen ve Sally Field. Ayrıca bu filmde Spider-Man’i farklı bir kostüm tasarımıyla izleyeceğiz. Söz konusu kostümü yazının devamında görebilirsin.

>Art By Chance Ultra Kısa Film Festivali 2011 İçin Başvurular Bekleniyor

21 Oca

>

Dünyanın en çok kişiye ulaşan festivali Art By Chance için katılım başvuruları başladı. Her Mayıs 20’den fazla ülkede 200’den fazla filmle kitlelere ulaşan festival için son başvuru tarihi 8 Nisan 2011. Bu yıl üçüncüsü gerçekleşecek olan festival, katılımcılarından “Değişim” temalı 30 saniyelik filmler bekliyor.

Festivalin Türkiye resmi sitesine buradan. Katılım koşulları ve formlara ise buradan ulaşabilirsin.

>Never Let Me Go (2010)

20 Oca

>

Buruk hikayesinden ötürü, izlerken zaman zaman eleştirel izleyici misyonunu bir kenara bırakıyorsunuz ister istemez. Teknik açıdan bir kusuru olsa bile filmin – ki ben denk gelmedim – kendinizi hikayeye öylesine kaptırıyorsunuz ki, fark etmeniz neredeyse imkansız. Gerçekten başarılı bir senaryo nelere kadir.  Tabi filmin bir roman uyarlaması olduğunu da göz önünde bulundurursak yazar Kazuo Ishiguro’yu da tebrik etmek lazım.

Sadece Avrupa’dan çıkma filmlere has bir durum vardır ya hani. Gerek oyunculukları, gerek kadrajlar, gerek hikaye, gerek kurgu bir başka türlü olur hani. İşte Never Let Me Go’da bir İngiliz yapımı olduğu için sanırım, hem o hissi izleyicisine verirken hem de Avrupa sinemasında en yoğun Amerikan etkisinin İngiliz filmlerinde görülmesinden olsa gerek, Amerika’nın Oscar’a oynayan filmlerindeki o tatlılığa da sahip.
Filmin merkezindeki karakterler olan üç arkadaş, genel ahlak anlayışı içerisinde bakıldığı zaman, hikaye içerisinde yer yer erdem timsali yer yer de affedilmez olarak düşünülebilecek tavır ve davranışlar sergiliyorlar. Fakat bu üç insanın ihtiyacı olanlara organ bağışı yapmak için klonlanmış, ve kendi hayatlarıyla ilgili kısıtlı haklara sahip kişiler olduğunu bildiğinizden, ne yaparlarsa yapsınlar yargılayamıyorsunuz onları.  Filmin sonundaysa ağzınızda buruk bir tat kalıyor. Ama iyi bir film izlemiş olmanın memnuniyetini de hissediyorsunuz.

>Bu Yılın Altın Küre Kazananları

20 Oca

>

Malesef domain ile ilgili bir problemden ötürü bu haberi ancak şimdi ulaştırabiliyorum. Bu yılın Altın Küre kazananları aşağıdaki gibidir:

SİNEMA DALINDA

En İyi Film (Drama): The Social Network
En İyi Erkek Oyuncu (Drama): Colin Firth (The King’s Speech)
En İyi Kadın Oyuncu (Drama): Natalie Portman (Black Swan)




En İyi Film (Komedi-Müzikal): The Kids Are All Right
En İyi Kadın Oyuncu (Komedi-Müzikal): Annette Bening (The Kids Are All Right)
En İyi Erkek oyuncu (Komedi-Müzikal): Paul Giamatti (Barney’s Version)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christian Bale (The Fighter)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Melissa Leo (The Fighter)
En İyi Yönetmen: David Fincher (The Social Network)
En İyi Senaryo: Aaron Sorkin (The Social Network)
En İyi Yabancı film: In A Better World (Denmark)
En İyi Animasyon: Toy Story 3
En İyi Müzik: Trent Reznor, Atticus Ross (The Social Network)
En İyi Şarkı: ”You Haven’T Seen The Last Of Me” — Burlesque



TV DALINDA

En İyi Dizi (DRAMA): Boardwalk Empire
En İyi Erkek Oyuncu – Dizi (Drama): Steve Buscemi (Boardwalk Empire)
En İyi Kadın Oyuncu – Dizi (Drama): Katey Sagal (Sons Of Anarchy)

En İyi Dizi (KOMEDİ-MÜZİKAL): Glee
En İyi Erkek Oyuncu (Komedi-Müzikal): Jim Parsons (The Big Bang Theory)
En İyi Kadın Oyuncu (Komedi-Müzikal): Laura Linney (The Big C)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu – Dizi: Chris Colfer (Glee)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu – Dizi: Jane Lynch (Glee)

En İyi Mini Dizi: Carlos
En İyi Erkek Oyuncu (MİNİ DİZİ): Al Pacino (You Don’T Know Jack)
En İyi Kadın Oyuncu (MİNİ DİZİ): Claire Danes (Temple Grandin)