Arşiv | Mayıs, 2010

>Favori Kadrajım: 6

29 May

>

Inglorious Basterds’ın en sevdiğim kadrajlarından biri. Kapının dikey hareketi ile pencerenin konumu birbirini çok iyi dengelemiş. Ayrıca sahne içerisindeki aksiyonla mükemmel bir tezat oluşturuyor.

http://www.dailymotion.com/swf/video/xdhh50

>Kıskanmak (2009)

22 May

>

Romanı okumuş biri olarak kitabın sinemaya çok başarılı bir şekilde uyarlandığını söyleyebilirim. Atmosfer,  karakterler, dönemin özellikleri son derece başarılı…

Zeki Demirkubuz ilk dönem filmini izleyicinin hafızasına etkileyici bir hikaye kazıyarak çekti.  1930’lu yılların Zonguldak’ında geçen film, bir dönem filmi fakat, genel olarak dönem filmi denildiği zaman akla gelen yüksek bütçeli prodüksiyonlar ve bol efektli savaş sahneleri gelmesin aklınıza. Çünkü film (ve tabî ki roman) birçok keskin karakteri bünyesinde barındırmasına rağmen aslında tek bir karakterin iç dünyası ve bakış açısına yöneliyor. Söz konusu karakter Seniha… aşırı çirkin, yabani sayılabilecek kadar mesafeli, korkutucu derecede donuk ve zeki olan Seniha’nın psikolojisi ve sanki duygudan yoksunmuş gibi fakat aslında duygu patlamalarıyla bezeli ruhsal çatışmaları, karakteri canlandıran Nergis Öztürk’ün de eşsiz performansıyla izleyicinin hafızasına kazınacak kadar etkili bir şekilde aktarılmış. Kendi izlediğim filmleri içerisinde unutulmaz karakterler arasına yerleştirebileceğim kadar sert, keskin ve sivri bir karakter…
Nahid Sırrı Örik’in romanının ardından filmi izleyince sanki Zeki Demirkubuz’un hikayeye stil açısından çok bir katkısı olmamış gibi görünebilir, fakat her ne kadar öyle görünse de ben bunu romandaki anlatım ile Zeki Demirkubuz’un kendi sinematik anlatımının çok iyi örtüşmesine bağlıyorum. Zeki Demirkubuz filmlerinde sıkça karşılaştığımız şey, hikayenin olaydan çok karaktere odaklanmasıdır. Nahid Sırrı Örik’in romanı da aynen böyle. Daha çok karakterlerin iç sesleriyle ilerleyen ve olaydan çok karakterlerin olay karşısında sergiledikleri tutumu öne çıkaran bir roman. Dolayısıyla tencere-kapak ilişkisi vuku bulmuş ve Zeki Demirkubuz’un anlatımı ile Nahid Sırrı Örik’in hikayesi mükemmel bir bütünlük oluşturarak sanki tamamıyla tek kişinin elinden çıkmış gibi bir etki yaratmış.
Film boyunca takıldığım tek ayrıntı Nusret Karakterini canlandıran oyuncunun karakterle çok bağdaşmaması oldu.  Aslında çok absürd sayılabilecek kadar gözüme batmamasına karşın, sanırım romanı okurken kafamda daha farklı canlandırdığımdan olsa gerek tam olarak oyuncunun görüntüsü ve performansıyla karakteri bütünleştiremedim. Kadı kızının kusuruna nail olmuş bu film benim gözümde Zeki Demirkubuz’un en iyi filmlerinden biri olup, favorilerim arasında kendisine üst sıralardan yer bulmuştur. Kaçırmamalısın!

>Alice In Wonderland (2010)

17 May

>

Tim Burton’ın adından ve prodüksiyonun büyüklüğünden dolayı beklentilerimi epey yüksek tutmuştum ama,  filmi vasat dahi bulamadım. Beğendiğim tek tarafı Helena Bonham Carter ablamızın performansından ibaret.  Hele ki Alice’i canlandıran Mia Wasikowska ve Beyaz Kraliçe’yi canlandıran Anne Hathaway berbat ötesi performanslarıyla beni filmden daha da soğuttu.

Beyaz Kraliçe için seçilen kostüm tasarımıdır, makyajıdır vs. şefkatli ve iyi bir karakterden çok, soğuk donuk ve kötücül bir hava estirmiş. Anne Hathaway zaten bir Tim Burton filmi için çok yanlış bir seçim.  Johnny Depp’in filmde çok fazla kusurunu görmesem de yine de hikayenin bütününe çok yakışmamış. İlk defa bir Tim Burton-Johnny Depp ortaklığının bu kadar kötü sonuç verdiğini gördüm. Öyle ki üzerine daha fazla yazacak şey bulamıyorum…

Filmin Resmi Web Sitesi
Filmin Fragmanı
Filmin IMDB Sayfası

>Triangle (2009)

16 May

>

Uzun zamandır iyi bir film izlememiştim. Bu yüzden Triangle ilaç gibi geldi sanırım. Filmin isminin bermuda şeytan üçgenine bir gönderme olduğunu düşünmekle beraber denizin ortasında ıssız bir gemide geçen en iyi filmlerden biri olduğunu söyleyebilirim.

Aynı yolun yolcularından olan Ghost Ship’i hiç beğenmemiştim mesela, fakat Triangle belki çok özgün olmasa da, gerek kurgusu, gerekse hiçbir şeyi havada bırakmayan senaryosu açısından son derece başarılı. Öyle ki filmi bitirdikten sonra kendinizi bir yap-boz’u çözmüş gibi hissediyorsunuz.
Yaratılan atmosfere ve film boyunca devam eden zaman oyunlarına bayıldım. Tanıdık simalar yerine pek duyulmamış oyuncuların kullanılması da başarılı bir tercih olmuş.  Bunun yanı sıra filmin kötü olarak değerlendirebileceğim tek handikapı, neredeyse ortalarına kadar ser verip sır vermeyen film sonlara doğru biraz tahmin edilebilir hale geliyor sanki.
Bir yandan da düşünüyorum; acaba çok uzun zamandır, özellikle korku-gerilim türünde çok kötü örnekler izlediğim için standartları düşürmüş olabilir miyim? Diye. Fakat yine de şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Film birçok örneğine göre üst sıralara yerleşebilecek bir yapım. Hoş vakit geçireceğinizden eminim.

>Emek Sineması Yıkılmasın!

8 May

>

Bir tarihi yıkıp yerine alışveriş merkezi yapmak istiyorlar! Eşsiz atmosferi ve tarihi dokusu ile birbirinden güzel festivallere ev sahipliği yapmış olan Emek Sineması yıkılıyor. Buna sessiz kalmak demek, ilerisi için eşsiz bir mirasın yitip gitmesi demek. Üstelik bu yıkıma gerekçe olarak yapının insanlar için tehlikeli olduğu gerekçesi sunuluyor. Restorasyon denen olgunun bugün geldiği nokta eminim emek sinemasını güvenli bir şekilde ayakta tutacak kadar yetkindir. Sende katıl, sende imzala Emek Sineması yıkılmasın!

İmza kampanyasına buradan katılabilirsin.

>Favori Kadrajım: 5

2 May

>

Funny Games U.S.’ten sinir bozucu olduğu kadar estetik olmayı da başaran bir kadraj. Özellikle durumun vehametini izleyiciye sindire sindire anlatan bu kadraj filmin en sevdiğim bölümü.

http://www.dailymotion.com/swf/video/xd5ole

>3D Görüntü Teknolojisi Artık Evimizde!

2 May

>

Malumunuz görüntü ve ses teknolojisindeki gelişmeler çeşitli formatlarla evlerimize kadar girmiş olduğundan, sinema, 3D filmler ile izleyicileri salonlara çekmeye çalışıyordu. Fakat beklenen oldu ve 3D teknolojisi de evlerimize kadar girdi.

LG Markasının geliştirdiği Led Slim 3D TV artık Türkiye’de. Söylenene göre dünyanın tek 400 Hz hızına sahip Full LED Slim 3D TV’si imiş. Televizyon kullanıcıların 3D içerikler yaratmalarına da olanak tanıyormuş.
Ayrıca LG LX9500 ile birlikte 3D gözlüğünüzü de ediniyorsunuz ve bu gözlüğü USB üzerinden şarj edip 40 saat kesintisiz kullanabiliyorsunuz.